Sevimsiz
Peri
Bir zamanlar, peri ülkesinde bir minik peri yaşıyormuş. Çok huysuz,
hiç kimseye iyilik yapmayan, bencil mi bencilmiş. Peri ülkesinde pek sevilen
bir peri değilmiş. Zaten kendisini de sevdirmeye pek istekli değilmiş. O
yüzden herkes ona “Sevimsiz” diyormuş.
Bir gün peri ülkesinde bir yarışma yapılacağını duyurmuşlar. En
temiz kalpli periyi seçeceklermiş. En büyük yardımı kim yaparsa, yarışmayı o
kazanacakmış. Ülkedeki bütün periler ne çeşit yardım yapacaklarını aralarında
konuşmaya başlamışlar. Herkes büyük heyecanla yarışma gününü bekliyormuş. Ve
nihayet yarışma günü gelmiş. Sabahtan akşama kadar hangi peri en büyük yardımı
yaparsa, akşam yarışma sona erdiğinde, o “En temiz kalpli peri” seçilecekmiş.
İnsanlara yardım edebilmek için, bütün periler uçup gitmişler. Bir tek
Sevimsiz oturduğu yerde kalmış. Kraliçe peri onu görmüş ve yanına yaklaşıp
sormuş:
— Sen neden gitmedin birilerine yardım etmeye?
— Yardıma ihtiyacı olan kişilere, illa benim mi yardım etmem gerekiyor?
Yardıma muhtaç duruma düşmeselerdi?-demiş Sevimsiz.
Kraliçe peri şaşkın şaşkın baka kalmış. Sevimsiz de kraliçenin daha
fazla ısrar etmemesi için, kalkıp uçmuş ülkenin dışına. Gün boyu öylece ne
yapacağını bilmeden uçup durmuş. Uçmuş…uçmuş…ta ki farkında olmadan insanların
ülkesine gelene kadar. Sağına bakmış; perilerden biri, bir çocuğun, ayağı
kopan oyuncağını yerine takması için, yardım ediyormuş. Biraz daha ilerlemiş;
başka bir peri de bir çocuğun üzerini kirlettiği için, üzerini temizlemek için
ona yardımcı olduğunu görmüş. İlerledikçe her perinin yardıma ihtiyacı olan
birilerine yardım ettiğini görmüş. Onlardan uzaklaşmak isterken ilerledikçe
ilerlemiş. Tam perilerden yeterince uzaklaştığına sevinirken, ağlamakta olan
bir çocuk sesi duymuş. Merak etmiş ve sesin geldiği evin penceresine doğru
gitmiş. Pencereden içeri baktığında, yatakta yatan bir kadın görmüş. Gözleri
kapalı. Uyuyor gibiymiş. Hemen yatağın baş ucunda, yerde oturan bir çocuk
hıçkıra hıçkıra ağlıyormuş:
—Anneciğim, ne olur iyileş. Ne olur sen de babam gibi beni bırakıp
gitme.
Sevimsiz çocuğun ağlamakta olan gözlerini görünce, içi acımış. O ana
kadar hiç bilmediği bir duygu kaplamış içini. Usulca çocuğun annesinin yanına
yaklaşmış ve sihirli peri tozunu yatakta yatan annesinin üzerine dökmüş. O anda
mucize gibi annesi gözlerini açmış. Çocuğun saçını okşamaya başlamış. Çocuk
annesinin ellerini saçında hissedince, hemen ayağa sıçramış. Annesine sarılmış,
öpmeye başlamış.
—Anneciğim beni bırakmadın… Anneciğim iyileştin… — diyerek annesinin bir
bir yanağını, bir diğer yanağını öpmeye başlamış.
Sevimsiz onların mutluluğunu uzun bir süre öylece izlemiş.Bir müddet
sonra, arkasından birinin geldiğini duymuş. Arkasına bakmış ve karşısında
Kraliçe periyi görmüş. Kraliçe peri:
—Sevimsiz, yarışmayı kazanan sensin. – demiş.
Sevimsiz de şaşkın şaşkın sormuş:
—Ama nasıl…? Ben nasıl kazanırım…? Ben kimseye iyilik yapmadım ki…?
Kraliçe peri gülümsemiş:
—Bu gün yaptığın iyilik, en güzel iyiliklerdin biri. Bu gün bir çocuğu
annesiz kalmaktan kurtardın. Bu da en güzel iyiliklerden biri. – demiş Kraliçe
peri.
Peri ülkesine döndüklerinde, artık Sevimsize kimse öyle demez olmuş.
Onun yerine “Sevimli” demeye başlamışlar. Ve Sevimli peri ülkesinin en sevilen
perilerinden biri olmuş.
10 Mayıs 2010
Nesrin Köseoğlu/Pıtırlı
0 yorum:
Yorum Gönder